Zaruri esneklik: Gig ekonomisi

Nâm-ı diğer esnek ekonomi…

Popüler bir terim olan “Gig”, özellikle son 5-6 yıldır inovasyonun yaygınlaşması ve start-up kültürünün özümsenmesiyle gelişen bir konsept. Peki, nedir bu popülist terim? Yaygın olarak İngilizce’de kullanılan ve birçok farklı anlamı bünyesinde barındıran, bizim konumuz itibariyle de evden çalışma modelinin kitabını yazan, esnek (kısa süreli) çalışan kesimin oluşturduğu ekonomi anlamına gelen bir kelime “Gig”.

Geçenlerde bir makalenin başlığına gözüm takıldı: Ya patronunuz bir algoritmadan ibaretse?

Aslında bu başlık, Gig ekonomisine dönüşün bir tür vesilesi olabilirdi veya olabilir diyebilirdik. Ama bugünün şartları hiç ummadığımız bir yerde ve konumda bizi kavramları tekrar yorumlamaya itti.

“Gig”, sadece freelancer diye tabir edilen serbest/esnek çalışanların sesini yükselttiği ve geçimini sağladığı bir alan değil, aynı zamanda çevresel belirsizlik ahvalinde yegâne kurtuluş reçetesiydi aslında. Yıpranan teamülün, üretimin, iş görmenin durduğu bir pandemi ortamında gig insanlarının çoğu, esnekliğin ve yalınlığın verdiği özgüvenle yürüdü gitti.

Elbette fiziki dünyada Gig kovalayan çalışanlar hariç. Onlar istisna olma özelliklerini koruyup, pandemiden ciddi bir şekilde etkilendiler elbette. Bu süreçte Gig ekonomisi alanında çalışan start-up’lara başvurular oldukça çoğaldı, çeşitlendi ve yeni mecra önerileri oluştu. Paralel olarak, gig ekonomisine dair start-up fikirlerinde de gözle görülür bir artış olduğunu söyleyebiliriz.

Esneklik, kimine göre kolaylık manasında tezahür edebilir ama artık herkes bunun ne kadar meşakkatli bir model olduğunu deneyimledi. Karantina dönemlerinde konsantrasyon, disiplin ve motivasyon problemleri baş gösterdi. Fakat Gigciler bu duruma hazırlıklıydı. Gerek start-up’lar gerekse serbest çalışanlar için bu durum bağışıklıklarını pazarlayabilecekleri bir alan haline geldi ve bunu başardılar. Global salgın süreci birçok kavramı tekrar irdeletse de kavramların uygulamadaki yansımaları bir hayli yavaş ve temkinliydi. İşte onların başarıları burada kendini gösterdi.

“Gig”in başarısını nitelikli ama sessiz bir çığlığın yankılarında görebiliriz. Sınırlı bir çerçevede faaliyetlerini takip ettiğimiz bu alan, herkesin imrendiği ve öğrenmek istediği alternatif bir çözüm teşkil etti. Eskiden marjinal retoriklerin temel argümanı olan bu sessiz çığlık, kurumlara “referans yöntemler” olarak yansıdı. Bu nedenle, patronun bir algoritma olmasından ziyade çevresel belirsizliklerin olduğu gerçeği gün gibi ortaya çıktı.

Start- up’lar ve girişimciler bu gerçeğin hamileri, belirsizliklerin hâkimi, gölgelerin gücü oldu. Söz konusu pratikler de pandeminin ekonomideki ve iş görmedeki yansımalarına dair bir nevi özet sundu.

 

Dr. İbrahim Elbaşı